İçeriğe geç

Tibet’ten niye uçak geçmez ?

Tibet’ten Niye Uçak Geçmez?

Bir gün, Kayseri’nin o sakin sabahlarından birinde, bir arkadaşım bana Tibet’ten uçak geçmemesiyle ilgili bir şeyler söyledi. Önce anlamadım, açıkçası o kadar ilgimi çekmedi. Ama sonra bir anda kafama takıldı; “Tibet’ten neden uçak geçmez?” diye düşündüm. Gerçekten de, bir uçağın Tibet’in üzerine geçemeyeceği bir şey var mıydı? O anda, bir anda yerimden fırladım. Cevaplarım eksikti ve bir şekilde bu boşluğu doldurmak istedim. O günden sonra, Tibet, sadece bir yer değil, bir hikâye oldu benim için. Bir yer değil, bir anlam. Bir tür ‘uçuşsuzluk’ duygusu. O sabahın, o soru sormadığım sabahın, etkisi hala içimde.

Bir Kayseri Sabahında Yola Çıkarken

Bir sabah, uzun zamandır uzak kaldığım Kayseri sokaklarında yürürken aklıma geldi Tibet. Birbirine benzer binaların arasında ilerlerken birden yüreğime bir ağırlık çöktü. Ne vardı, ne oluyordu? Geçen hafta bambaşka bir dünyaya dalmıştım. Tibet’i okumuştum. Tüm dağları, o benzersiz sakinliği ve derinliğiyle. Ama asıl beni düşündüren şey uçakların niye geçemediğiydi. Tibet, bulutların en yükseğine kadar çıkmış bir yer, çok sayıda dağ, çok sayıda zorluk. Bir insan, tibetli bir rahip gibi huzur içinde dağların zirvesine ulaşmak isterken, modern dünyanın getirdiği bir rahatlıkla, uçaklar bile geçemiyordu bu sınırları. Bu düşündürmüştü beni. Uçaklar, kendini bile taşıyamayacak kadar dar bir alana mı sıkışmıştı? Bu düşünce aklımı sürekli meşgul etti. Kendimi çok daha derin bir anlam arayışında buldum.

İçimdeki Boşluk ve Uçaklar

Kayseri’nin sokaklarında yürürken, hissettiğim bu boşluk, dünyadan uzaklaşmıştım. O kadar hüzünlüydü ki, bir yerde kendimi kaybetmiş gibiydim. O kadar çok şey arıyordum ki, belki Tibet’te bulacağım diye düşünüyordum. Tibet’in dağlarında uçakların geçmemesi, bana insanın kendi içindeki dağlara tırmanması gerektiğini anlatıyordu. Şehirdeki gürültü ve koşturmaca içinde kaybolduğumda, Tibet’teki dağların sessizliğinde huzuru bulacak gibi hissediyordum. Hani bazen öyle bir duygu vardır ya, bir şeyleri kaybettiğinizde o kaybolan şeyin peşinden koşmak, bir tür kurtuluş gibi gelir. Tibet’ten uçak geçmemesi de, belki de içimdeki arayışı yansıtan bir metafor gibiydi. Buradayken, yolda ben de kayboluyordum, ama Tibet’teki uçak geçmeyen yerler, belki de içimde bulmam gereken bir şeydi.

Tibet ve Dağların Sessizliği

Bir gün, Kayseri’nin huzurlu bir akşamında, Tibet’le ilgili araştırmalar yaparken bir makale okudum. Tibet, sadece dağlar, sessizlik ve uzaklık değilmiş. Aynı zamanda bir ruh haliymiş. İnsanın bedeninden çok, ruhunun dinlenebileceği bir yer. O kadar çok şey öğrendim ki, Tibet’i zihnimde şekillendirdim. Tibet’in yüksek dağları, o kadar sessizdi ki uçaklar bile geçemiyordu. Hangi insan o dağların, o yüksekliklerin altına sığabilir ki? Bir uçağın o dar alanı aşması gerçekten imkansız gibiydi. Ama o zaman anladım; Tibet’teki uçak geçmeme olayı, aslında bir simgeymiş. Yükseklik, yalnızlık, içsel keşif. Modern dünyadan uzaklaşmak için bir çağrıydı. Ama gel gör ki, ben burada, Kayseri’nin sokaklarında bu keşfi yapamamıştım.

Hayal Kırıklığı ve Umut

Bir yanda Tibet, bir yanda Kayseri… Farklı dünyalar, ama belki de aynı hayali kuruyorduk. Tibet’te uçakların geçmemesinin bir anlamı var mıydı? Belki. Bazen hayatımda en çok eksikliğini hissettiğim şeyin, bir şeylere ulaşma çabası olduğunu düşündüm. Ama bu çaba bazen uçaklar gibi sınırlı kalıyor, istediğiniz kadar uçmak isterseniz de dağlar önünüze çıkıyor. Kayseri’de, bir akşam karanlığında, içim bir türlü rahatlamıyordu. Ama Tibet’te bir umut vardı. Huzuru, sessizliği, ruhsal bir dinginliği çağrıştırıyordu. Uçakların geçmemesi, belki de hayatın da bazen o kadar basit olmadığını anlatıyordu. Hepimiz yol alırken, bazen bir yere ulaşamayacağımızı kabul etmemiz gerekiyor. Tibet’in dağları, bazen içimizdeki engellerin bir simgesidir.

Sonuçta Ne Oldu?

Bir sabah, Kayseri’de bir çay içmeye karar verdim. Hava rüzgarlıydı, ama içimde bir huzur vardı. Tibet’te uçakların geçmemesi, aslında kendi içimdeki uçuşsuzluğu anlamama yardımcı olmuştu. İnsanlar dağları aşarak, bir yerlerde huzuru bulmaya çalışırken, bazen bu dağlar, bizleri kendimizle yüzleşmeye zorlayan bir metafora dönüşüyordu. Belki de bir gün, Tibet’in o sessizliğinde uçakların geçmediği o dağlarda, her şeyin daha anlaşılır olacağı bir an yaşarım. Kim bilir? Şu an Kayseri’deyim, ama içimde o dağlar var. Tibet’ten uçak geçmesinin anlamı da bir yere varmak değil, belki de uçmayı öğrenmekti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
betci casino